“Resûl-i Kibriya Muhammed Mustafa’nın (s.a.a.) mübarek ömürleri boyunca serdettiği en önemli hadisi neydi?” diye sorulsa ve biz de bu sualin cevabında “Sekaleyn Hadisi” desek, abartmış olur muyuz? Zannımızca olmayız. Zira bu azim hadis muhtevası itibariyle Hz. Peygamber’in Allah’tan getirdiği Kur’an ve sünnette söz konusu edilmemeleri düşünülemeyecek olan tevhid, nübüvvet, adalet, mead, imamet, ahkâm ve ahlaka dair her şeyi içermesinin yanında, ümmetin kendisinden sonraki tüm serencâmına, kıyamete ve onun nihai merhalesi Kevser Havuzu’na dek ışık tutmaktadır.
Bu hadiste bahsi geçen konuların önemi, felsefe tarihinin “Ruh mu maddeden, madde mi ruhtan gelir?” şeklindeki ezeli sorusunun ehemmiyeti ile paralellik arz ediyor. Nasıl ki, bu soru herhangi bir felsefî problem sayılamazsa ve dünya görüşlerinin oluşumundaki başat rolü herkesin kabulü ise bu hadisin doğru anlaşılması da Ümmet-i Muhammed’in seçeceği yolu belirlemede hayatî bir işlev taşımaktadır. Öte yandan kitapta da görüleceği üzere Sekaleyn hadisinin içeriği ve senedi esas mevzusu çerçevesinde onlarca başka konuya da değinilmekte; ricâl, tarih, kelâm, siyaset vs. alanlarına geçişler yapılmakta, ufuk açıcı bilgiler verilmektedir. Kitap, bu yönüyle ansiklopedik bir özelliği de haizdir.
Hakikat kavgası, çoklarının zannının aksine masum ve saf bir teorik tartışma mevzusu olmamıştır tarih boyunca; tarih sahnesi farklı söylemlerin “güç istençlerinin” rol oynadığı savaşlar, politik ve entelektüel hegemonya mücadeleleri ile de şekillenmiştir. Hakikatin gizli kalmasının sebebi, apaçık olmayışı yüzünden anlaşılamaması değil, çoğunlukla anlaşılmak istenmemesi ve “örtülmesi”dir (küfr). Gasıp ve zalim iktidarların ve onlara göbekten bağlı hegemonik âlimlerinin bu örtmedeki rolünü görmemek için ise realiteye gözleri kapamak gerekmektedir. Bu anlamda göz yummak da iradî bir tavırdır, dolayısıyla sorumluluk doğurucudur ve Seyyid Nesimî’nin de dediği gibi “Cümle mahlûkun vebali ulema boynundadır.”
Ehl-i Beyt’in (a.s.) ve onlarla ilgili hakikatlerin başına gelenler de bu kuralın dışında değildir ve elinizdeki kitabın okunması, hakikat tâliplerine sonsuz bir dünyanın kapılarını açacaktır.
- Açıklama
“Resûl-i Kibriya Muhammed Mustafa’nın (s.a.a.) mübarek ömürleri boyunca serdettiği en önemli hadisi neydi?” diye sorulsa ve biz de bu sualin cevabında “Sekaleyn Hadisi” desek, abartmış olur muyuz? Zannımızca olmayız. Zira bu azim hadis muhtevası itibariyle Hz. Peygamber’in Allah’tan getirdiği Kur’an ve sünnette söz konusu edilmemeleri düşünülemeyecek olan tevhid, nübüvvet, adalet, mead, imamet, ahkâm ve ahlaka dair her şeyi içermesinin yanında, ümmetin kendisinden sonraki tüm serencâmına, kıyamete ve onun nihai merhalesi Kevser Havuzu’na dek ışık tutmaktadır.
Bu hadiste bahsi geçen konuların önemi, felsefe tarihinin “Ruh mu maddeden, madde mi ruhtan gelir?” şeklindeki ezeli sorusunun ehemmiyeti ile paralellik arz ediyor. Nasıl ki, bu soru herhangi bir felsefî problem sayılamazsa ve dünya görüşlerinin oluşumundaki başat rolü herkesin kabulü ise bu hadisin doğru anlaşılması da Ümmet-i Muhammed’in seçeceği yolu belirlemede hayatî bir işlev taşımaktadır. Öte yandan kitapta da görüleceği üzere Sekaleyn hadisinin içeriği ve senedi esas mevzusu çerçevesinde onlarca başka konuya da değinilmekte; ricâl, tarih, kelâm, siyaset vs. alanlarına geçişler yapılmakta, ufuk açıcı bilgiler verilmektedir. Kitap, bu yönüyle ansiklopedik bir özelliği de haizdir.
Hakikat kavgası, çoklarının zannının aksine masum ve saf bir teorik tartışma mevzusu olmamıştır tarih boyunca; tarih sahnesi farklı söylemlerin “güç istençlerinin” rol oynadığı savaşlar, politik ve entelektüel hegemonya mücadeleleri ile de şekillenmiştir. Hakikatin gizli kalmasının sebebi, apaçık olmayışı yüzünden anlaşılamaması değil, çoğunlukla anlaşılmak istenmemesi ve “örtülmesi”dir (küfr). Gasıp ve zalim iktidarların ve onlara göbekten bağlı hegemonik âlimlerinin bu örtmedeki rolünü görmemek için ise realiteye gözleri kapamak gerekmektedir. Bu anlamda göz yummak da iradî bir tavırdır, dolayısıyla sorumluluk doğurucudur ve Seyyid Nesimî’nin de dediği gibi “Cümle mahlûkun vebali ulema boynundadır.”
Ehl-i Beyt’in (a.s.) ve onlarla ilgili hakikatlerin başına gelenler de bu kuralın dışında değildir ve elinizdeki kitabın okunması, hakikat tâliplerine sonsuz bir dünyanın kapılarını açacaktır.
Stok Kodu: 9786055030704Boyut: 17 x 24Sayfa Sayısı: Her Cilt 5Baskı:1Basım Tarihi: Aralık 2018Çeviren: Cevher CadukKapak Türü: Sıvama CiltKağıt Türü: 2. HamurDili: TürkçeStok Kodu:258
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.